2 Ekim 2017 Pazartesi

Kırklareli mi Vize mi yoksa Bağbozumu mu (30 eylul 2017)

Yıllar oldu bağbozumu görmeyeli dedim, aradım, taradım, bir taşla iki kuş vurayım cittaslow listesine eklenmiş Vize’yi de gözucu göreyim dedim. Hem İstanbul’a yakındı hem de bağlarla donanmıştı ve yolumu Kırklareli, Vize dolaylarına düşürdüm.

Felaket kapalı ve yağmurlu bir havada yola çıktık İstanbul’dan ama vazgeçmedik. Amaç gezmek değil mi? Amaç, bir avuç insanla rafine zamanları paylaşmak ve sohbet etmek değil mi? Hep gezecek miyiz, biraz da yiyip, içmek ve bol muhabbet neden olmasın?

Vino Dessera bağlarındayız. Arazi uçsuz bucaksız işletme son derece sade, naif ama işini iyi bilen ve yapan kişilerleyiz. Genelde bambaşka meslekten insanlar seçer bu şarap üretim işini, çünkü bu bir meslek değil, iş hiç değil, bütünüyle sonsuz bir AŞK’tır. Aşk olmadan yapılacak şey değildir asla. Bizim ülkemizde kısıtlı imkanlar ve kısıtlı müşteri portföyüne rağmen bu işi hala yapanlar varsa tek nedeni AŞK’tan başkası olabilir mi? HAYIR’dan başka yanıt duymadığıma eminim.

Bu noktada, Ahmetçe Köyü’nde şarap molası vermeden öncesinde son yılların cittaslow’larından Vize’ye uğruyor, görülmesi gereken yerleri ziyaret ediyoruz. Her sakinşehir seçilen yerleşim gibi burası da el değmemişliğine el değmesini bekliyor. Birçok yeri henüz bakımsız, olduğu gibi duruyor ya da tadilatta. Antik tiyatro kazısı neredeyse tümüyle natamam ve işin kötüsü gün yüzünde olan kısmına da çamur yürümüş ve kapatmış. Vize kalesi kalan tek burcu ile zamana direnirken yarısını yitirmiş ama bayrağı dalgalanmaya devam eden çaresiz bir bekçi.

Aklımız bağlarda ya, hemencecik geziveriyoruz Gazi Süleymanpaşa Camisi ve HasanBey Camisi’ni.

1 Haziran 2017 Perşembe

“Kura Nehri” boyunca TİFLİS (27-29 mayıs 2017)


Ben değildim seçen, yaşam götürdü beni oraya. Ağırlaştırılmış vize uygulamaları yüzünden yabancı ülkeleri boykot etmem nedeniyle 11 yıldır kapı dışarı çıkmamıştım. Sonra öğrendim ki; Gürcistan’a sadece kimlik ile giriliyormuş. Kim tutar beni. Anne tarafım Batum göçmeni olduğu için aklımdan ilk geçen Batumi iken, Pegasus Havayollarının sadece Tiflis’e (Tbilisi) seferi olması, rotayı bu güzel küçük şehre çevirmeme neden oldu. Yalnız değildim, son yıllarda gezilerime ortak olan ve benim de gezilerine ortak olduğum çocukluk arkadaşımla karar verdik gitmeye, hemen aldık biletleri en indirimlisinden.

Biz kendimizi kesinleştirince duyan geldi, duyurduğumuz katıldı, derken 9 kişi olduk. İlk ve ortaokul kısacası Yarımca arkadaşlarımız ve aramıza sızanlarla ekip büyüdü. Tabii kalabalık, bu gezinin kapsamını hafifçe değiştirdi, özellikle konaklama sorununu radikal bir kararla çözdük ve bir hostelin
yatakhanesini rezerve ettik. Altı ranza, oniki yatak ve dokuz kız. Yatılı okul ortamı. Bu seyahati güzelleştiren ve iyice çılgın hale getiren şey de işte buydu. Kırklı yaşların sonunda bu deneyimi yaşamak herkese nasip olmaz. Metekhi’s GALAVANİ Otel bunun için seçilebilecek en mükemmel yerdi.

Gezi tarihi yaklaştıkça program iyice belirginleşti, hostelin yeri şehrin en merkezi noktası olan Metekhi Bölgesinde olunca her yere yürüyebileceğimize karar verdik. Yürüyerek ne kadar dolaşabilirsek dolaşacak, yürüyemediğimiz yerleri ise bir dahaki sefere bırakacaktık. Bu arada Kale (NATAKALİ) ve Mother Georgia’nın olduğu tepeye çıkışı teleferikle, yine bütün şehri kuşbakışı gözlemleyeceğimiz Mtatsminda Park bölgesine ulaşımı ise finükülerle yapmanın dışında kullandığımız tek vasıta bacaklarımızdı.

Bir şehri adım adım gezmiyorsanız bir şey göremezsiniz, bırakın görmeyi bir şey hissedemezsiniz de.  Orada yaşayan halkın hayatıyla bu şekilde bütünleşir, duygularına ancak karışabilirsiniz. Yürüyerek!

Sabaha karşı otelimize gelip kısa bir uyku molası ile başladık ilk günümüze. Tabii önce kahvaltı. Leziz gürcü peynirleri, mısırunlu peynirli bir çeşit yağlı ekmek, reçel, bal, zeytinden oluşan güzel bir kahvaltıdan sonra ver elini sokaklar.

5 Mayıs 2017 Cuma

Hemen şurası ya ERZURUM (1 mayıs 2017)


Dediler ki trenle; Doğu Ekspresi ile KARS’a gidin. Nostaljik bir yolculuk yapın. İyi yapalım da zaman az, yol uzun! Biz de sonu ERZURUM diye belledik, nostaljiyi 4 saat daha uzatmak gerekli miydi bilmem ama Erzurum’da da görecek çok yer, yapacak çok iş vardı. Üç yemek bir kahvaltı etmeden, bir gece de eğlenmeden bir yerden ayrılmamak lazım!

Yolculuk İstanbul, Pendik Garı’ndan Hızlı Tren ile başladı, çünkü Doğu Ekspresi artık Ankara’dan başlıyor yolculuğuna. Hızlı trenle Ankara’ya gidiyor, nostaljik trene geçiş yapıyorsunuz. Bizim yola çıkmamızdan beş gün önce bildirildi ki; DOĞU EKSPRESİ bizleri Kayseri’de bekleyecekmiş. Ankara’dan Kayseri’ye otobüslerle taşınacakmışız. Yapacak bir şey yok razı olduk hem 1,5 – 2 saat aralar vermek biz gezginler için hemencecik fırsata dönüştürülecek güzel ve özel zamanlar.

Ankara’da gardan çıkıp tam karşımızda bulunan Gençlik Parkı’nda yürüyüş yapmak saatlerce oturacak bedenimize iyi gelebilirdi, karnımızı doyurup yürüyüşümüzü yaptıktan sonra çayımızı kahvemizi içer, otobüsteki yerimizi alarak yolculuğumuza devam edebilirdik. Muhteşem bahar havasında mis kokulu mor salkımların arasında olmaktan daha güzel bir şey olabilir mi? Aynen yaptık bunu. Akşam güneş batıya devrilirken, kızıl ışıklarıyla kirli görüntüleri güzelleştirirken başladı Kayseri yolculuğu, tam 4,5 saat!